Avukatlar, kadın sorunlarına dikkat çekti!

BÖLGE GÜNDEMİ 08.03.2019 - 15:58, Güncelleme: 28.03.2022 - 16:21 1761+ kez okundu.
 

Avukatlar, kadın sorunlarına dikkat çekti!

Ünye’de avukatlar, kadına yönelik ayrımcılığın ve kadın sorunlarının ortadan kalkmasının dünyada şiddetin, yoksulluğun ve eşitsizliğin artmasına neden olan sistemi sorgulayarak ve değiştirerek aşılacağına dikkat çekti.
Ordu Barosu Kadın Hakları Komisyonu üyeleri ve diğer avukatlar “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” dolayısıyla Ünye Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu (TÜBAKKOM) Ordu Barosu Kadın Hakları Komisyonu Üyesi Av. Büşra Çelik, okuduğu basın bildirisinde kadın haklarının önemine dikkat çekti. Av. Çelik, 8 Mart tarihinin dünyada emekçi kadınların; kendilerini ailede, toplumda, siyasal, sosyal ve ekonomik alanlarda eşit birey olarak görmeyen çağdışı zihniyetlere karşı çıktığı, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için gereken kültürel, eğitimsel ve yasal çalışmaların yapılması taleplerini dile getirdiği mücadele ve dayanışma günü olduğunu ifade etti. -“Sorunun çözümü için sistem sorgulanıp değiştirilmeli” - Ordu Barosu Kadın Hakları Komisyonu Üyesi Av. Büşra Çelik, dünyada şiddetin, yoksulluğun ve eşitsizliğin artmasına neden olan sistemi sorgulamadan ve değiştirmeden, kadına yönelik ayrımcılığın ve kadın sorunlarının ortadan kalkmasının mümkün olmadığını vurguladı. -“Cinsiyet ayrımcılığı ve eşitsizliğine yol açan politikalar düzenlenmeli” - Kadınların nüfusun yarısını oluşturmasına rağmen istihdam ve eğitim olanaklarından yoksun bırakıldığı belirten Av. Büşra Çelik, “Nüfusumuzun yarısını oluşturan kadınlarımız ne yazık ki aynı oranda eğitim, istihdam olanaklarına sahip olmamakta; yönetim mekanizmalarında, siyasal yaşamda ve karar alma organlarında temsil edilmemektedirler. Buna; aile içinden başlayarak, toplumun her alanında var olan cinsiyet ayrımcılığı ve cinsiyet eşitsizliğine yol açan politikalar neden olmaktadır.” diye konuştu. - “Her türlü olumsuzluğun takipçisi olacağız” Av. Büşra Çelik, kadın hakları savunucuları olarak kadına karşı yapılan her türlü olumsuzluğun takipçisi olduklarını vurgulayıp, açıklamasını şöyle sürdürdü:  “Tarihsel, kültürel, dinsel bir takım gerekçelerle kadınlarımız; eğitimden, iş hayatından, toplum yaşantısından ve birey olmaktan alıkonulmaktadır. Kadının birey olmasını engelleyecek, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine yol açacak politikalara karşı çıkmak hepimizin öncelikli görevidir. Ülkemizde; toplumsal cinsiyet eşitsizliği her alanda var olmaya devam ederken; kadına ve çocuklara yönelik şiddet ve cinsel istismarlar sistematik olarak artarken; kadına  - çocuğa karşı şiddetin önlenmesindeki etkisini çok önemli bulduğumuz 6284 Sayılı Yasanın, İstanbul Sözleşmesi’nin ve nafakanın kaldırılmasına yönelik yasal değişikliklere gidilme taleplerinin yoğunlaşmasını endişeyle izlemekteyiz. Hak savunucusu olarak bizler yasalarımızın uygulanması noktasındaki eksikliklerin giderilmesini talep ederken; siyasal zeminin uygun olduğu düşüncesi ile organize edilen hareketlerin ve oluşan baskıların yasa yapıcılar üzerinde etki sağlamaması gerektiğini önemle ifade ediyoruz.” - “Yasal düzenlemeler yetersiz” Çelik, kadına yönelik istismar ve şiddetin aynı zamanda eğitimle ilgili bir sorun olduğuna dikkat çekerken, yetersiz olan yasal düzenlemelere karşı da çalışma yapılması gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi: “Kadına yönelik şiddet ve istismarla ilgili yasal düzenlemelere rağmen, uygulamaya geçirilmeyen toplumsal değişim politikaları uygulamaya geçirilmeli.  Eğitim müfredatındaki toplumsal cinsiyet rollerindeki eşitsizliklerin, dini referanslarla kanuni düzenlemeler yapılması çalışmalarının,, 12 yıllık kesintisiz zorunlu eğitimden vazgeçilmesinin, kadına yönelik haberlerde medyanın kullandığı eril dilin, kadının asıl görevinin annelik ve yerinin ev olduğu ve sadece aile içinde yer alması gerektiği yönündeki dilin ve baskının, aile kavramı kullanılarak kadının kimliğinin annelik ve aile içinde tanımlanması çabalarının, kadına karşı şiddeti ve kadın sorunlarını arttırdığı ortadadır. Bizler, Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu üyeleri olarak; kadının insan haklarını ihlal eden, toplumsal cinsiyet ayrımına yol açan, kadının her alanda eşit temsilini engelleyen, kadına fırsat eşitliği sağlamayan her türlü girişime, zihniyete karşı çıktığımızı açıklıyoruz. Cumhuriyet devrimlerinin kazanımlarından ödün verilmeyeceğini belirterek; kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kalktığı, kadının eşit ve özgür bir birey olarak var olduğu bir Türkiye ve dünya için mücadelemizi ve dayanışmamızı sürdüreceğimizi, kadın haklarımızın teminatı olan laik Cumhuriyetimize ve Atatürk devrimlerine bağlılığımızı paylaşıyoruz.”
Ünye’de avukatlar, kadına yönelik ayrımcılığın ve kadın sorunlarının ortadan kalkmasının dünyada şiddetin, yoksulluğun ve eşitsizliğin artmasına neden olan sistemi sorgulayarak ve değiştirerek aşılacağına dikkat çekti.

Ordu Barosu Kadın Hakları Komisyonu üyeleri ve diğer avukatlar “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” dolayısıyla Ünye Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı.

Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu (TÜBAKKOM) Ordu Barosu Kadın Hakları Komisyonu Üyesi Av. Büşra Çelik, okuduğu basın bildirisinde kadın haklarının önemine dikkat çekti.

Av. Çelik, 8 Mart tarihinin dünyada emekçi kadınların; kendilerini ailede, toplumda, siyasal, sosyal ve ekonomik alanlarda eşit birey olarak görmeyen çağdışı zihniyetlere karşı çıktığı, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için gereken kültürel, eğitimsel ve yasal çalışmaların yapılması taleplerini dile getirdiği mücadele ve dayanışma günü olduğunu ifade etti.

-“Sorunun çözümü için sistem sorgulanıp değiştirilmeli” -

Ordu Barosu Kadın Hakları Komisyonu Üyesi Av. Büşra Çelik, dünyada şiddetin, yoksulluğun ve eşitsizliğin artmasına neden olan sistemi sorgulamadan ve değiştirmeden, kadına yönelik ayrımcılığın ve kadın sorunlarının ortadan kalkmasının mümkün olmadığını vurguladı.

-“Cinsiyet ayrımcılığı ve eşitsizliğine yol açan politikalar düzenlenmeli” -

Kadınların nüfusun yarısını oluşturmasına rağmen istihdam ve eğitim olanaklarından yoksun bırakıldığı belirten Av. Büşra Çelik, “Nüfusumuzun yarısını oluşturan kadınlarımız ne yazık ki aynı oranda eğitim, istihdam olanaklarına sahip olmamakta; yönetim mekanizmalarında, siyasal yaşamda ve karar alma organlarında temsil edilmemektedirler. Buna; aile içinden başlayarak, toplumun her alanında var olan cinsiyet ayrımcılığı ve cinsiyet eşitsizliğine yol açan politikalar neden olmaktadır.” diye konuştu.

- “Her türlü olumsuzluğun takipçisi olacağız”

Av. Büşra Çelik, kadın hakları savunucuları olarak kadına karşı yapılan her türlü olumsuzluğun takipçisi olduklarını vurgulayıp, açıklamasını şöyle sürdürdü:

 “Tarihsel, kültürel, dinsel bir takım gerekçelerle kadınlarımız; eğitimden, iş hayatından, toplum yaşantısından ve birey olmaktan alıkonulmaktadır. Kadının birey olmasını engelleyecek, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine yol açacak politikalara karşı çıkmak hepimizin öncelikli görevidir. Ülkemizde; toplumsal cinsiyet eşitsizliği her alanda var olmaya devam ederken; kadına ve çocuklara yönelik şiddet ve cinsel istismarlar sistematik olarak artarken; kadına  - çocuğa karşı şiddetin önlenmesindeki etkisini çok önemli bulduğumuz 6284 Sayılı Yasanın, İstanbul Sözleşmesi’nin ve nafakanın kaldırılmasına yönelik yasal değişikliklere gidilme taleplerinin yoğunlaşmasını endişeyle izlemekteyiz. Hak savunucusu olarak bizler yasalarımızın uygulanması noktasındaki eksikliklerin giderilmesini talep ederken; siyasal zeminin uygun olduğu düşüncesi ile organize edilen hareketlerin ve oluşan baskıların yasa yapıcılar üzerinde etki sağlamaması gerektiğini önemle ifade ediyoruz.”

- “Yasal düzenlemeler yetersiz”

Çelik, kadına yönelik istismar ve şiddetin aynı zamanda eğitimle ilgili bir sorun olduğuna dikkat çekerken, yetersiz olan yasal düzenlemelere karşı da çalışma yapılması gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi:

“Kadına yönelik şiddet ve istismarla ilgili yasal düzenlemelere rağmen, uygulamaya geçirilmeyen toplumsal değişim politikaları uygulamaya geçirilmeli.  Eğitim müfredatındaki toplumsal cinsiyet rollerindeki eşitsizliklerin, dini referanslarla kanuni düzenlemeler yapılması çalışmalarının,, 12 yıllık kesintisiz zorunlu eğitimden vazgeçilmesinin, kadına yönelik haberlerde medyanın kullandığı eril dilin, kadının asıl görevinin annelik ve yerinin ev olduğu ve sadece aile içinde yer alması gerektiği yönündeki dilin ve baskının, aile kavramı kullanılarak kadının kimliğinin annelik ve aile içinde tanımlanması çabalarının, kadına karşı şiddeti ve kadın sorunlarını arttırdığı ortadadır. Bizler, Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu üyeleri olarak; kadının insan haklarını ihlal eden, toplumsal cinsiyet ayrımına yol açan, kadının her alanda eşit temsilini engelleyen, kadına fırsat eşitliği sağlamayan her türlü girişime, zihniyete karşı çıktığımızı açıklıyoruz. Cumhuriyet devrimlerinin kazanımlarından ödün verilmeyeceğini belirterek; kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kalktığı, kadının eşit ve özgür bir birey olarak var olduğu bir Türkiye ve dünya için mücadelemizi ve dayanışmamızı sürdüreceğimizi, kadın haklarımızın teminatı olan laik Cumhuriyetimize ve Atatürk devrimlerine bağlılığımızı paylaşıyoruz.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberunye.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.