Siyanür Çocuklarımızı Ve Torunlarımızı Öldürecek

BÖLGE GÜNDEMİ (Web Sitesi) - Web Sitesi | 26.03.2020 - 09:41, Güncelleme: 28.03.2022 - 16:21 1855+ kez okundu.
 

Siyanür Çocuklarımızı Ve Torunlarımızı Öldürecek

ODÜ Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Mehmet Aydın, Fatsa’daki siyanürlü altın arama faaliyetleri sonucu toprağın ve suyun ciddi oranda kirlendiğini belirterek, “Yakın gelecekte bu böyle devam ederse, bizi öldürmese de çocuklarımızı ve torunlarımızı öldürecektir” dedi.
İngiliz Stratex firması ve Bahar Madencilik tarafından Fatsa’nın Bahçeler mahallesinde siyanürle altın çıkaran madenin çevreye olan korkutucu etkisi bu kez laboratuvar sonuçlarıyla ortaya kondu. Ordu Üniversitesi (ODÜ) Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Doçent Doktor Mehmet Aydın’ın başında olduğu ekip tarafından bölgeden alınan su toprak örnekleri analiz edilmesi için Kanada’ya gönderildi. Gelen sonuçlar ise Fatsa Doğa ve Çevre Derneği tarafından rapor haline getirildi. Raporda siyanür madenciliğinin kaçınılmaz bir sonucu olan ağır metal zehirlenmeleri ürperten rakamlarla ortaya konuyor. Ordu Üniversitesi Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Mehmet Aydın, bir bilim adamı olarak raporun sonuçlarında kuşku duyulan bir şey olmadığını söyledi.    SONUÇLARDA ŞÜPHE YOK  İşte çok merak edilen raporla ilgili Ordu Üniversitesi Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Doçent Doktor Mehmet Aydın’la yaptığımız röportaj:   -Su ve toprak örnekleri neden Kanada’ya gönderildi? Bu kurumun özellikleri, sonuçların güvenirliliği hakkında bilgi verebilir misiniz? Bu kurum akredite bir kurum mudur? Sonuçlarına nasıl bir güvence vermektedir? Ayrıca bir bunun bir masrafı oldu mu ve acaba varsa bu gider nasıl karşılandı? Bir de örnekler hangi yöntem kullanılarak Kanada’ya gönderildi Çalışmamız kapsamında örnekleme 1 jeolog ve 1 biyolog hocamın yardımıyla yapılmıştır. Örnekleme güvenilir olması amacıyla karot örnekleri alınarak yapılmıştır. Dere yataklarındaki ve kenarlarındaki sediment ve su örneklenmiştir. İstasyon belirlenirken de yüzey suların ve küçük derelerin birikim yaptığı sediment alınmıştır. Alınan karot örneklerinde hiçbir konteminasyona fırsat vermemek amacıyla üst ve alt kısımları kapatılarak güvence altına alınmış, daha sonrada laboratuvar koşullarında uygun miktarda örnekler bu karot örneklerinden alınıp paketlenerek laboratuvara gönderilmiştir. Türkiye’de ağır metal analizi yapan bir çok yer var ama biz dernek olarak dünya çapında akreditasyonu olan “Bureau Veritas Commodities Canada Ltd.” şirketinin laboratuvarlarına yolladık. Bu şirket dünya çapında akreditasyonu olan ve hiçbir bilim insanı ve kuruluşu tarafından güvenilirliği tartışılmaz bir kurumdur. Tüm çalışmamızda bir polemiğe imkan vermemek amacıyla güvenirliliğe maksimum önem verilmiştir. Evet bu çalışmaların bir maliyeti vardır. Laboratuvar maliyetleri “Fatsa Doğa ve Çevre Derneği” tarafından karşılanmıştır. Diğer tüm maliyetler bölge halkına amme hizmeti kapsamında cebimizden karşılanmıştır. Çalışma sonuçları kesinlikle tartışılmaz ve şüphe getirmez güvenilirliktedir. Ayrıca tekrarlanamaz değildir. Her durumda ispatı da yapılabilir. -Raporda su ve toprak örneklerinin uluslararası kriterlere göre alındığı ve paketlendiği ifade ediliyor. Burayı biraz açabilir miyiz? Bu tür çalışmaları yıllardan beri yürütmekte ve birçok sayıda uluslararası indekslerde yayınlanan makalelere sahibim. Bu kapsamda örnekler alınırken diğer çevresel şartlardan etkilenmemesi, karotlardan yollanacak örneklere ve laboratuvar koşullarının ve kullanılacak aletlerinde bu sediment ve su örneklerine metal konteminasyonu olmaması gerekmektedir. Dolayısıyla tüm çalışma aşamaları dünya standartlarına göre uygulanmıştır. DAHA GÜVENİLİR OLMASI İÇİN KANADA SEÇİLDİ -Bu analizi Türkiye’de yapabilecek kurum ya da özel bir kuruluş var mıdır? Varsa neden onlar neden tercih edilmemiştir. Evet var ama, tercihimiz bilimsel anlamda çok daha güvenilir tartışma ve polemiklerden uzak kalma amacıyla tercihimiz bu firmadan yana kullanılmıştır. Açmak gerekirse günümüzde ülkemizin kurumları tartışılır durumdadır ya da en azından propaganda yapmak isteyenler tarafından çalışma kolaylıkla karalanabilir endişesi ile, kimsenin müdahil olamayacağı bir uluslararası laboratuvar olması, halk sağlığı ile ilgili çok önemli bir konu olması ve çalışmayı polemiklerden uzak tutmak amacıyla çok daha güvenilir olan Bureau Veritas Commodities Canada şirketinin laboratuvarları tercih edilmiştir. SU VE TOPRAK CİDDİ ŞEKİLDE KİRLENMİŞ DURUMDA -Raporda bahsedildiği gibi su, hava, toprak kirletiyorsa Türkiye’deki resmi kurumlar neden sessiz. Bunun yasıl bir sorumluluğu ve hukuki bir yaptırımı yok mu? “Fatsa Doğa ve Çevre Derneği” çatısı altında çok duyarlı, özveriyle ve sistematik olarak çalışmaktayız. Farklı disiplinlerde çalışan guruplarımız mevcuttur. Ben Doçent Dr. Mehmet Aydın olarak arkadaşlarımla birlikte bilimsel çalışmalarla ilgilenmekteyim. Diğer disiplinlerde çalışan gruplar ise, hukuk kısmıyla, medya kısmıyla, yerel halk ve yerel siyasilerle ilgili çalışmalar yürütmektedir. Söylemek istediğim şey bu konularla ilgili olarak Dernek başkanımız Zeki Odabaş ve ilgili gruplarla görüşmeniz daha doğru açıklamalar elde etmenizi sağlayacaktır. Evet su ve toprak, şuan itibariyle altın madenin etrafında ve yakın çevresinde ciddi oranda kirlenmiş durumda fakat bu çalışma kapsamında hava kirliliği olarak bir çalışma gerçekleştirilmemiştir. Şahsen kirlenmiş olabilir diye bir yorum yapabilirim fakat bilimsel anlamda bir sonuç verebilmem için hava ile ilgili bir bilimsel çalışmanın yapılması gerekmektedir. BİZİ ÖLDÜRMEZSE ÇOCUKLARIMIZI ÖLDÜRÜR -Bir bilim insanı olarak raporda yer alan sonuçların bilimsel ve güvenilir olduğu konusunda güvence verebilir misiniz? Ya da bu konuda hala şüphesi olanlara neler söylemek istersiniz? Sonuçlarımız kesindir ve tartışılmaz düzeyde güvenilirdir. Fakat yine de, bu sonuçlara güvenmeyiz diyen ve bu memlekete gerçekten katkı sunmak isteyen ve halk sağlığına, insanlığa birazcık önem veren bir kesim varsa, bu kapsamda ilgili yerel yönetimler, ilgili kurum ve kuruluşlar denetiminde çalışma tekrardan yapılabilir fakat sonuçların faklı çıkmayacağından kesinlikle emin olabilirler. Çünkü bilim yanılmaz ve bilime güvenmek gerekir. Bakın günümüzde korona virüs kapsamında dünya, bilim insanlarının gözüne bakıyor ne diyecek diye. Bilimsel çalışmalara saygı göstermek lazım, lütfen bu çalışmamıza kulak verin. Evet bu durum akut bir şey değil, şu an etkisini göremeyebiliriz fakat emin olun yakın gelecekte bu böyle devam ederse, bizi öldürmese de çocuklarımızı ve torunlarımızı öldürecektir. BU İŞİN ŞAKASI YOK -Raporda kurşun, arsenik ve kadmiyum oranlarının normalden yüksek olduğu ifade ediliyor. Bu durumu biraz daha açarak yorumlayabilir misiniz? Bu ne anlama gelir ve sonuçları neler olur? Bu çalışma kapsamında sadece kurşun, kadmiyum ve arsenik incelenmedi. Farklı 37 metal incelenmiştir. Tüm ağır metallerde de değerler yüksektir. Kurşun, kadmiyum ve arsenik en önemli kirletici olduğu için ilgili bakanlıklar bu metaller için sınır değerlerini verdiğinden dolayı bu metaller öncelikli olarak halkın bilgisine sunulmuştur. İhtiyaç duyulduğu takdirde diğer metal düzeyleri de ilgili kurumlara “Fatsa Doğa ve Çevre Derneği” ilgilileri tarafından sunulabilir. Bu metaller insan sağlığı için zehir denecek niteliktedir ve çevre sağlığını, bitkileri, hayvanları, suları, toprakları, fındığı, balı, her şeyi kirletmektedir. Çevrenin kirlenmesi dolayısıyla bunlar insana geçmekte ve belli düzeyde insan vücudunda biriktiğinde ölüme neden olabilmektedir. Bu işin şakası yok… Çok ciddiye alınması gereken bir durum… TÜM CANLILAR ZARAR GÖRÜR -Raporda Fatsa’nın içme suyunun da sağlandığı Elekçi ırmağının da ağır metaller bulunduğu belirtiliyor. Bu ne anlama geliyor. Ağır metaller arıtılabilir mi insan sağlığına olan etkileri nelerdir? Ayrıca biz Fatsa içme suyunun arıtma yapmadan alınarak evlere verildiğini biliyoruz. Ayrına şekilde arıtma yapmadan da denize bırakılıyor. Bu durumda ne gibi sonuçlar karşımıza çıkabilir? Evet, Elekçi ırmağındaki sudaki ağır metalleri de inceledik. Değerler de gerçekten yüksek. Zaten sediment de var ise suda mutlaka olacaktır. İçme suyu için bir şey söylemem doğru olmaz çünkü, suyu nereden alıyorlar, nasıl bir arıtma sonrasında içme suyu olarak halka sunuyorlar bilmiyorum Dolayısıyla bir bilim insanı olarak yapmadığım bir çalışma hakkında yorum yapmam. İlgili kurumlarca talep edildiği takdirde çalışma yapılabilir ve sonuçlar değerlendirilir. Elekçi ırmağının suyu, koca bir havza içerisindeki su döngüsünün bir parçasıdır ve doğadaki tüm canlılar tarafından direk olarak kullanılmaktadır. Bu ırmağın içerisinde olan canlılar, bu suyu içen hayvanlar, sulama suyu olarak kullanılan bitkilerin tamamı bu ağır metalden etkilenmektedir. Ayrıca bu ırmaktaki ve derelerdeki balıklar, denizdeki balıklar yarın bu metal kirliliğine maruz kalacaklardır. Dolayısıyla besin zinciri içerisinde ki tüm canlılar bu kirlilikten etkilenecektir. -Raporda fındık ticaretinin zarar görebileceği belirtiyor. Biz bunu balığı da katmak istiyoruz. Yarın öbür gün Fatsa’nın bahçelerinde toplanan fındık ve denizlerinde tutulan balık zehirli aymayın satmayın tüketmeyin gibi bir durumla karşılaşabilir miyiz? Evet, eğer çevrede, ortamda bu düzeyde ağır metal var ise gelecekte bu metal bugün besin olarak kullandığımız fındık, pancar, lahana, marul, melocan, tüm meyvelerimize, balıklarımıza bulaşacaktır. Bu sadece Fatsa ile de ilgili değildir. Tüm Ordu ve Karadeniz’in bu durumdan etkilenecektir, artık bölge halkının uyanması ve kendisine gelmesi gerekmektedir. BU GİDİŞATA DUR DENMELİ -Raporun gösterdiği durum karşısında sizce çözüm nedir? Bu gidişata kesinlikle dur demeliyiz. Bizi yönetenler, bizim sağlığımızdan sorumlu olan yetkililer, halk ve çevre sağlığından sorumlu olan kurum ve kuruluşlar bu kadar duyarsız olamazlar. Biran evvel bu durumu ciddiye almalılar ve çevremizi, sularımızı, havamızı, besinlerimizi yaşanabilir olması için üzerlerine düşen görevleri yerine getirmesi gerekmektedir. Bu günlerde yaşadığımız virüs salgının nasıl hızlıca ve ani bir etki ile insan hayatına, ekonomiye, sosyal yaşama verdiği zarar ortadadır. Ağır metal kirliliğinde belki etkiler akut bir biçimde olmaz ama bu kirlenmenin bir halk sağlığı sorunu olduğu unutulmamalıdır. Maalesef bu maliyetinin ne olacağı bugünkü virüs salgınında görüldüğü gibi öngörülememektedir.   YETKİLİLER GÖREVLERİNİ YAPMADIĞI MÜDDETÇE…  -Son olarak bizim sormadığımız ancak sizin söylemek istedikleriniz neler olur? Aslında konuşulması gereken o kadar çok şey var ki sayfalara sığdıramayız. Gelecekte temiz içme suyu ve güvenilir gıda tüm dünya gibi Türkiye’nin de temel sorunu olacaktır. Bu sebeple doğal kaynaklarımızı şimdiden koruyabilmek, geleceğe bırakabileceğimiz en büyük zenginlik olacaktır. Anayasamızın da açıkça hepimize yüklediği sorumluluğu aklımızdan çıkarmayarak başta bizi yönetenler, yetkili kamu kurum ve kuruluşları olmak üzere çocuklarımıza daha temiz bir dünya bırakmak hepimizin aslı görevi olmalıdır. Asli görevi vatandaşın sağlığını ve çevreyi korumak olan yerel yönetimler, kamu kurum ve kuruluşları bu çalışmaları yapmak ve yaptırmak yükümlülüğünde olmasına rağmen, ne yazık ki biz sivil toplum örgütü olarak bu çalışmaları yapıyoruz. Yetkili ve sorumlular görevlerini yapmadıkları müddetçe bu çalışmalarımızı yapmaya ve sağlıklı çevre, gıda ve hava için mücadele etmeye devam edeceğiz.Röportaj: Hasan Cem Özel
ODÜ Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Mehmet Aydın, Fatsa’daki siyanürlü altın arama faaliyetleri sonucu toprağın ve suyun ciddi oranda kirlendiğini belirterek, “Yakın gelecekte bu böyle devam ederse, bizi öldürmese de çocuklarımızı ve torunlarımızı öldürecektir” dedi.

İngiliz Stratex firması ve Bahar Madencilik tarafından Fatsa’nın Bahçeler mahallesinde siyanürle altın çıkaran madenin çevreye olan korkutucu etkisi bu kez laboratuvar sonuçlarıyla ortaya kondu. Ordu Üniversitesi (ODÜ) Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Doçent Doktor Mehmet Aydın’ın başında olduğu ekip tarafından bölgeden alınan su toprak örnekleri analiz edilmesi için Kanada’ya gönderildi. Gelen sonuçlar ise Fatsa Doğa ve Çevre Derneği tarafından rapor haline getirildi. Raporda siyanür madenciliğinin kaçınılmaz bir sonucu olan ağır metal zehirlenmeleri ürperten rakamlarla ortaya konuyor. Ordu Üniversitesi Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Mehmet Aydın, bir bilim adamı olarak raporun sonuçlarında kuşku duyulan bir şey olmadığını söyledi.   

SONUÇLARDA ŞÜPHE YOK 

İşte çok merak edilen raporla ilgili Ordu Üniversitesi Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Doçent Doktor Mehmet Aydın’la yaptığımız röportaj:  

-Su ve toprak örnekleri neden Kanada’ya gönderildi? Bu kurumun özellikleri, sonuçların güvenirliliği hakkında bilgi verebilir misiniz? Bu kurum akredite bir kurum mudur? Sonuçlarına nasıl bir güvence vermektedir? Ayrıca bir bunun bir masrafı oldu mu ve acaba varsa bu gider nasıl karşılandı? Bir de örnekler hangi yöntem kullanılarak Kanada’ya gönderildi

Çalışmamız kapsamında örnekleme 1 jeolog ve 1 biyolog hocamın yardımıyla yapılmıştır. Örnekleme güvenilir olması amacıyla karot örnekleri alınarak yapılmıştır. Dere yataklarındaki ve kenarlarındaki sediment ve su örneklenmiştir. İstasyon belirlenirken de yüzey suların ve küçük derelerin birikim yaptığı sediment alınmıştır.

Alınan karot örneklerinde hiçbir konteminasyona fırsat vermemek amacıyla üst ve alt kısımları kapatılarak güvence altına alınmış, daha sonrada laboratuvar koşullarında uygun miktarda örnekler bu karot örneklerinden alınıp paketlenerek laboratuvara gönderilmiştir.

Türkiye’de ağır metal analizi yapan bir çok yer var ama biz dernek olarak dünya çapında akreditasyonu olan “Bureau Veritas Commodities Canada Ltd.” şirketinin laboratuvarlarına yolladık. Bu şirket dünya çapında akreditasyonu olan ve hiçbir bilim insanı ve kuruluşu tarafından güvenilirliği tartışılmaz bir kurumdur. Tüm çalışmamızda bir polemiğe imkan vermemek amacıyla güvenirliliğe maksimum önem verilmiştir.

Evet bu çalışmaların bir maliyeti vardır. Laboratuvar maliyetleri “Fatsa Doğa ve Çevre Derneği” tarafından karşılanmıştır. Diğer tüm maliyetler bölge halkına amme hizmeti kapsamında cebimizden karşılanmıştır. Çalışma sonuçları kesinlikle tartışılmaz ve şüphe getirmez güvenilirliktedir. Ayrıca tekrarlanamaz değildir. Her durumda ispatı da yapılabilir.

-Raporda su ve toprak örneklerinin uluslararası kriterlere göre alındığı ve paketlendiği ifade ediliyor. Burayı biraz açabilir miyiz?

Bu tür çalışmaları yıllardan beri yürütmekte ve birçok sayıda uluslararası indekslerde yayınlanan makalelere sahibim. Bu kapsamda örnekler alınırken diğer çevresel şartlardan etkilenmemesi, karotlardan yollanacak örneklere ve laboratuvar koşullarının ve kullanılacak aletlerinde bu sediment ve su örneklerine metal konteminasyonu olmaması gerekmektedir. Dolayısıyla tüm çalışma aşamaları dünya standartlarına göre uygulanmıştır.

DAHA GÜVENİLİR OLMASI İÇİN KANADA SEÇİLDİ

-Bu analizi Türkiye’de yapabilecek kurum ya da özel bir kuruluş var mıdır? Varsa neden onlar neden tercih edilmemiştir.

Evet var ama, tercihimiz bilimsel anlamda çok daha güvenilir tartışma ve polemiklerden uzak kalma amacıyla tercihimiz bu firmadan yana kullanılmıştır. Açmak gerekirse günümüzde ülkemizin kurumları tartışılır durumdadır ya da en azından propaganda yapmak isteyenler tarafından çalışma kolaylıkla karalanabilir endişesi ile, kimsenin müdahil olamayacağı bir uluslararası laboratuvar olması, halk sağlığı ile ilgili çok önemli bir konu olması ve çalışmayı polemiklerden uzak tutmak amacıyla çok daha güvenilir olan Bureau Veritas Commodities Canada şirketinin laboratuvarları tercih edilmiştir.

SU VE TOPRAK CİDDİ ŞEKİLDE KİRLENMİŞ DURUMDA

-Raporda bahsedildiği gibi su, hava, toprak kirletiyorsa Türkiye’deki resmi kurumlar neden sessiz. Bunun yasıl bir sorumluluğu ve hukuki bir yaptırımı yok mu?

“Fatsa Doğa ve Çevre Derneği” çatısı altında çok duyarlı, özveriyle ve sistematik olarak çalışmaktayız. Farklı disiplinlerde çalışan guruplarımız mevcuttur. Ben Doçent Dr. Mehmet Aydın olarak arkadaşlarımla birlikte bilimsel çalışmalarla ilgilenmekteyim. Diğer disiplinlerde çalışan gruplar ise, hukuk kısmıyla, medya kısmıyla, yerel halk ve yerel siyasilerle ilgili çalışmalar yürütmektedir. Söylemek istediğim şey bu konularla ilgili olarak Dernek başkanımız Zeki Odabaş ve ilgili gruplarla görüşmeniz daha doğru açıklamalar elde etmenizi sağlayacaktır.

Evet su ve toprak, şuan itibariyle altın madenin etrafında ve yakın çevresinde ciddi oranda kirlenmiş durumda fakat bu çalışma kapsamında hava kirliliği olarak bir çalışma gerçekleştirilmemiştir. Şahsen kirlenmiş olabilir diye bir yorum yapabilirim fakat bilimsel anlamda bir sonuç verebilmem için hava ile ilgili bir bilimsel çalışmanın yapılması gerekmektedir.

BİZİ ÖLDÜRMEZSE ÇOCUKLARIMIZI ÖLDÜRÜR

-Bir bilim insanı olarak raporda yer alan sonuçların bilimsel ve güvenilir olduğu konusunda güvence verebilir misiniz? Ya da bu konuda hala şüphesi olanlara neler söylemek istersiniz?

Sonuçlarımız kesindir ve tartışılmaz düzeyde güvenilirdir. Fakat yine de, bu sonuçlara güvenmeyiz diyen ve bu memlekete gerçekten katkı sunmak isteyen ve halk sağlığına, insanlığa birazcık önem veren bir kesim varsa, bu kapsamda ilgili yerel yönetimler, ilgili kurum ve kuruluşlar denetiminde çalışma tekrardan yapılabilir fakat sonuçların faklı çıkmayacağından kesinlikle emin olabilirler. Çünkü bilim yanılmaz ve bilime güvenmek gerekir. Bakın günümüzde korona virüs kapsamında dünya, bilim insanlarının gözüne bakıyor ne diyecek diye. Bilimsel çalışmalara saygı göstermek lazım, lütfen bu çalışmamıza kulak verin.

Evet bu durum akut bir şey değil, şu an etkisini göremeyebiliriz fakat emin olun yakın gelecekte bu böyle devam ederse, bizi öldürmese de çocuklarımızı ve torunlarımızı öldürecektir.

BU İŞİN ŞAKASI YOK

-Raporda kurşun, arsenik ve kadmiyum oranlarının normalden yüksek olduğu ifade ediliyor. Bu durumu biraz daha açarak yorumlayabilir misiniz? Bu ne anlama gelir ve sonuçları neler olur?

Bu çalışma kapsamında sadece kurşun, kadmiyum ve arsenik incelenmedi. Farklı 37 metal incelenmiştir. Tüm ağır metallerde de değerler yüksektir. Kurşun, kadmiyum ve arsenik en önemli kirletici olduğu için ilgili bakanlıklar bu metaller için sınır değerlerini verdiğinden dolayı bu metaller öncelikli olarak halkın bilgisine sunulmuştur. İhtiyaç duyulduğu takdirde diğer metal düzeyleri de ilgili kurumlara “Fatsa Doğa ve Çevre Derneği” ilgilileri tarafından sunulabilir.

Bu metaller insan sağlığı için zehir denecek niteliktedir ve çevre sağlığını, bitkileri, hayvanları, suları, toprakları, fındığı, balı, her şeyi kirletmektedir. Çevrenin kirlenmesi dolayısıyla bunlar insana geçmekte ve belli düzeyde insan vücudunda biriktiğinde ölüme neden olabilmektedir. Bu işin şakası yok… Çok ciddiye alınması gereken bir durum…

TÜM CANLILAR ZARAR GÖRÜR

-Raporda Fatsa’nın içme suyunun da sağlandığı Elekçi ırmağının da ağır metaller bulunduğu belirtiliyor. Bu ne anlama geliyor. Ağır metaller arıtılabilir mi insan sağlığına olan etkileri nelerdir? Ayrıca biz Fatsa içme suyunun arıtma yapmadan alınarak evlere verildiğini biliyoruz. Ayrına şekilde arıtma yapmadan da denize bırakılıyor. Bu durumda ne gibi sonuçlar karşımıza çıkabilir?

Evet, Elekçi ırmağındaki sudaki ağır metalleri de inceledik. Değerler de gerçekten yüksek. Zaten sediment de var ise suda mutlaka olacaktır. İçme suyu için bir şey söylemem doğru olmaz çünkü, suyu nereden alıyorlar, nasıl bir arıtma sonrasında içme suyu olarak halka sunuyorlar bilmiyorum Dolayısıyla bir bilim insanı olarak yapmadığım bir çalışma hakkında yorum yapmam. İlgili kurumlarca talep edildiği takdirde çalışma yapılabilir ve sonuçlar değerlendirilir.

Elekçi ırmağının suyu, koca bir havza içerisindeki su döngüsünün bir parçasıdır ve doğadaki tüm canlılar tarafından direk olarak kullanılmaktadır. Bu ırmağın içerisinde olan canlılar, bu suyu içen hayvanlar, sulama suyu olarak kullanılan bitkilerin tamamı bu ağır metalden etkilenmektedir. Ayrıca bu ırmaktaki ve derelerdeki balıklar, denizdeki balıklar yarın bu metal kirliliğine maruz kalacaklardır. Dolayısıyla besin zinciri içerisinde ki tüm canlılar bu kirlilikten etkilenecektir.

-Raporda fındık ticaretinin zarar görebileceği belirtiyor. Biz bunu balığı da katmak istiyoruz. Yarın öbür gün Fatsa’nın bahçelerinde toplanan fındık ve denizlerinde tutulan balık zehirli aymayın satmayın tüketmeyin gibi bir durumla karşılaşabilir miyiz?

Evet, eğer çevrede, ortamda bu düzeyde ağır metal var ise gelecekte bu metal bugün besin olarak kullandığımız fındık, pancar, lahana, marul, melocan, tüm meyvelerimize, balıklarımıza bulaşacaktır. Bu sadece Fatsa ile de ilgili değildir. Tüm Ordu ve Karadeniz’in bu durumdan etkilenecektir, artık bölge halkının uyanması ve kendisine gelmesi gerekmektedir.

BU GİDİŞATA DUR DENMELİ

-Raporun gösterdiği durum karşısında sizce çözüm nedir?

Bu gidişata kesinlikle dur demeliyiz. Bizi yönetenler, bizim sağlığımızdan sorumlu olan yetkililer, halk ve çevre sağlığından sorumlu olan kurum ve kuruluşlar bu kadar duyarsız olamazlar. Biran evvel bu durumu ciddiye almalılar ve çevremizi, sularımızı, havamızı, besinlerimizi yaşanabilir olması için üzerlerine düşen görevleri yerine getirmesi gerekmektedir.

Bu günlerde yaşadığımız virüs salgının nasıl hızlıca ve ani bir etki ile insan hayatına, ekonomiye, sosyal yaşama verdiği zarar ortadadır. Ağır metal kirliliğinde belki etkiler akut bir biçimde olmaz ama bu kirlenmenin bir halk sağlığı sorunu olduğu unutulmamalıdır. Maalesef bu maliyetinin ne olacağı bugünkü virüs salgınında görüldüğü gibi öngörülememektedir.

 

YETKİLİLER GÖREVLERİNİ YAPMADIĞI MÜDDETÇE… 

-Son olarak bizim sormadığımız ancak sizin söylemek istedikleriniz neler olur?

Aslında konuşulması gereken o kadar çok şey var ki sayfalara sığdıramayız. Gelecekte temiz içme suyu ve güvenilir gıda tüm dünya gibi Türkiye’nin de temel sorunu olacaktır. Bu sebeple doğal kaynaklarımızı şimdiden koruyabilmek, geleceğe bırakabileceğimiz en büyük zenginlik olacaktır. Anayasamızın da açıkça hepimize yüklediği sorumluluğu aklımızdan çıkarmayarak başta bizi yönetenler, yetkili kamu kurum ve kuruluşları olmak üzere çocuklarımıza daha temiz bir dünya bırakmak hepimizin aslı görevi olmalıdır.

Asli görevi vatandaşın sağlığını ve çevreyi korumak olan yerel yönetimler, kamu kurum ve kuruluşları bu çalışmaları yapmak ve yaptırmak yükümlülüğünde olmasına rağmen, ne yazık ki biz sivil toplum örgütü olarak bu çalışmaları yapıyoruz. Yetkili ve sorumlular görevlerini yapmadıkları müddetçe bu çalışmalarımızı yapmaya ve sağlıklı çevre, gıda ve hava için mücadele etmeye devam edeceğiz.Röportaj: Hasan Cem Özel

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberunye.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.